UYGULAMALAR

     Yargı organlarının,insanın ruhsal ve fiziksel travmalarında Hekimlerin bilgisine başvurmaları sonucunda ortaya çıkan ve Yargı sistemi ile Tıp arasında bir köprü oluşturan Adli Tıp uygulamalarında Hekimler pek çok sorunla karşılaşmaktadırlar.

     38 sayılı Tababet- i Adliye Kanunu’nun 3 üncü maddesi adli rapor düzenlenmesi görevini Hekim’e vermiştir. Aynı yasanın 4 üncü maddesi , resmi Hekim yoksa C.Savcılığınca serbest çalışan bir Hekimin adli işlerle görevlendirilebileceğini, 5 inci maddesi ise C.Savcısınca göreve davet edilen ancak verilen adli görevi yerine getirmeyen Hekimin TCK’nun 99 uncu maddesi gereğince cezalandırılacağını hükme bağlamıştır.

     C.M.U.K.nun adli görevler başlıklı 154 üncü maddesine göre C.Savcıları Hekimlere adli bir görev verebilirler.Adli görevler acil olduğundan kendisine adli görev verilen Hekim bu görevi yerine getirmek zorundadır. Verilen adli görevin, geçerli ve kabul edilebilir bir neden olmaksızın yerine getirilmemesi sözü edilen 154 üncü madde kapsamında görevi savsaklama veya kötüye kullanma suçunu oluşturur ve doğrudan C.Savcıları tarafından kovuşturulur.Burada memurin muhakemat yasasının hükümlerine uyulmaz.Ancak Hekimin geçerli ve kabul edilebilir bir mazereti varsa C.Savcısı serbest çalışan Hekime adli görev verebilir.Adli görev verilen serbest çalışan Hekimin adli görevi kabul etmemesi veya yerine getirmemesi durumunda T.C.K.nun 526 ncı maddesi kapsamında yetkili makamların emirlerine uymamak suçu oluşacağından ceza yaptırımı ile karşı karşıya kalacaktır.

    ADLİ TIP KURUMU

     Adli Tabiplik Hizmetleri;bir bilirkişilik kurumu olan Adli Tıp Kurumu,Sağlık Bakanlığına bağlı Sağlık Ocağı Tabiplikleri, Hükümet Tabiplikleri,Devlet Hastaneleri ve Üniversite Tıp Fakülteleri’nce yerine getirilir.

    Adli Tıp Kurumu, adalet işlerinde bilirkişilik yapmak üzere Adalet Bakanlığına bağlı olarak kurulmuştur.Kurum; C.Savcılıkları ve bağımsız Mahkemelerce gönderilen Adli Tıp ile ilgili konularda bilimsel ve teknik görüşlerini bildirmekle yükümlüdür ve Başkanlık, Başkanlar Kurulu, Genel kurul,İhtisas Kurulları,İhtisas Daireleri, Grup Başkanlıkları ile Adli Tıp Şube Müdürlüklerinden oluşur.İhtisas Kurullarının genel görevleri arasında 2659 sayılı yasa kapsamına giren adalet işleri ile ilgili olmak üzere Bilirkişilerce ve Adli Tabiplerce verilen ve Mahkemeler yada C.Savcılıkları tarafından yeterli görülmeyen veya birbirleri ile çelişki gösteren raporları inceleyerek bilimsel ve teknik görüşlerini bildirmesi,sayılmıştır. Oluşturulan ihtisas kurullarının özel görevleri şu şekilde belirlenmiştir: Birinci İhtisas Kurulu, beşinci İhtisas Kurulunun görevine girmeyen ölümlerle ilgili işler ile diğer kurulların görevine girmeyen işler; İkinci İhtisas kurulu,etkili eylemler; Üçüncü İhtisas Kurulu,meslekte kazanma gücü kaybı,maluliyet,sürekli hastalık,sakatlık; Dördüncü İhtisas Kurulu,Adli Psikiyatri; Beşinci İhtisas Kurulu,allerji,alışkanlık yapan maddeler,zehirlenmeler.Ayrıca Morg,Kimyasal Tahliller,Fizik İncelemeler ( Balistik ve Grafoloji şubeleri),Biyoloji, Gözlem ve Trafik İhtisas Daireleri oluşturulmuştur. İhtisas Dairelerinin görevleri ilgili yasada sayılmıştır.

    2659 sayılı Adli Tıp Kurumu Kanununa göre; Adli Tıp Kurumu ve bağlı kuruluşlarının (Adli Tıp Grup Başkanlıkları ve Adli Tıp Şube Müdürlükleri) bulunduğu merkezlerde Adli Tıp Hizmetleri yalnızca bu kurum ve bağlı kuruluşlarınca yerine getirilir.Grup Başkanlıkları ve Şube Müdürlüklerinde Adli Tıp Uzmanları görev yaparlar.

    SAĞLIK KURUM VE KURULUŞLARI

     Adli Tıp Kurumu ve bağlı kuruluşlarının örgütlenmediği merkezlerde Adli Tabiplik Hizmetleri Sağlık Bakanlığına bağlı Sağlık Kurum ve kuruluşlarınca ( Sağlık Ocakları,Sağlık Merkezleri ve Devlet Hastaneleri) yerine getirilir.Yukarıda belirtildiği gibi adli rapor düzenleme görevi Tababeti Adliye Kanunu ile Hekimlere verilmiştir. Bu arada Yüksek Sağlık Şurasının görevleri arasında resmi bilirkişilik te vardır.Tıp ve tıp dalları ile sanatlarını yapmaktan doğacak yargı sorunlarında bilirkişilik görevi yapar.

    Sağlık Ocağı Tabiplikleri:

     Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi Hakkındaki Kanun’un 10 uncu maddesi, Sağlık Ocağı Hekiminin kendi Ocak bölgesinde Adli Tabiplik ile görevli olduğunu hükme bağlamıştır.Adli Tabiplik hizmetleri birer bilirkişilik hizmeti olduğuna göre Ocak Hekimi aynı zamanda kendi, Ocak bölgesinin resmi bilirkişisidir. Ocak Hekiminin Adli Tabiplikle ilgili görevleri ilerleyen bölümlerde açıklanacaktır. Bu arada Hükumet Tabipliklerinin Adli Tabiplik görevlerinden de söz etmek gerekir. 3017 sayılı Sağlık Bakanlığı Teşkilat ve Memurin Kanunu’nun 31 inci maddesi Hükumet Tabiplerini, kendi bölgelerinin Adli Tabiplik hizmetleri ile yükümlü kılmaktadır.

    Devlet Hastaneleri ve Üniversiteler:

    Adli Tabiplik hizmetleri temelinde bilirkişilik hizmeti olduğuna göre; gerek duyulduğunda C.Savcıları ve Mahkemeler; Sağlık Merkezleri ,Devlet Hastaneleri veya Üniversite Tıp Fakülteleri’nde görevli Hekimlerden Adli Tabiplik alanına giren konularda görüş isteyebilirler.Bu gibi durumlarda da yukarıda açıklandığı gibi istenen konu ile ilgili raporun düzenlenmesi gerekir.
 
 

    BİLİRKİŞİLİK:

    Günümüzde toplumda kişiler arasındaki ilişkilerden doğan anlaşmazlıkların yargı organları tarafından çözüme kavuşturulmasında bilirkişilik kurumundan yararlanılır. Bilimsel ve teknolojik gelişmeler,toplumda kişiler arasındaki ilişkilerin gün geçtikçe daha karmaşık hale gelmesi ve bu ilişkilerden doğan anlaşmazlıklarda yargı organlarının ilişkiler yumağını oluşturan konuların uzmanlarından yararlanmalarını zorunlu kılmaktadır. İnsanın bedensel bütünlüğünde oluşturulan travmatik lezyonların özellikleri,nasıl ve hangi aletlerle oluşturuldukları, insanların her türlü biyolojik delillerinin incelenmesi, medeni haklarını kullanmak isteyenlerin durumlarının saptanması, suçluların durumlarının saptanması gibi insan ve insan tutum ve davranışları ile ilgili olarak mahkemelerin ve C.Savcılıklarının gereksinim duydukları bilirkişilik hizmetleri, Hekimler tarafından yerine getirilir. Yasanın anlatımı ile tıbbi bilirkişi; adli tıp alanında bilgi görgü ve deneyimleri ile adaleti gerçekleşmesinde yargı organına yardımcı olan tıp mesleği mensubudur ve yargıç tarafından kendi alanında ihtiyaç duyulan bilginin verilmesi ile görevlidir. Bilirkişi Hekim, yargıcın rolünü bilerek veya bilmeyerek üstlenmemeli; bu görev sırasında kendisinde yargıcın yetki ve sorumluluğunun bulunmadığını bilmelidir.

    Bilirkişi; mantık zinciri içinde tutarlı, açık ve anlaşılır bir dille yargı organlarınca istenen doğrultuda rapor düzenlemeli, bu raporun başta yargıç olmak üzere herkes tarafından anlaşılır olmasına özen göstermelidir. Bilirkişi; incelemelerini bağımsız ve tarafsız biçimde yapmalı ve raporunu tam bir tarafsızlık içinde hazırlamalıdır. Yargı organlarının bilirkişiden isteyebileceği raporlar çok ve karmaşık olduğundan bilirkişi Hekim, yargı organlarının sorularına açık yanıtlar vermeli, sorulmayan konularla ilgili görüş belirtmemeli ve gereksiz yorumlara girmemelidir.

    Ceza Yargılamalarında Bilirkişilik:

    Yargı organlarınca, pek çok olay ile ilgili olarak Hekimlerden görüş alınmaktadır.Ceza yargılamalarında bilirkişilik; bir kurum olarak C.M.U.K. ( Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu ) tarafından düzenlenmiştir. Adli Tıp ile ilgili konularda Hekimlerin bilirkişi olarak seçimi C.M.U.K. 66 ncı maddesine göre C.Savcısı veya Yargıca verilmiştir. Yine bu maddeye göre bilirkişinin seçilmesi ve adedinin saptanması da C. Savcısı ve yargıca aittir.

    Madde 66 : ( Değişik :1985/3206 ) Çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin rey mütalaasının alınmasına karar verilir. Hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişi dinlenemez Bilirkişinin tayini ve üçten fazla olmamak üzere adedinin tespiti hakime aittir.

    Hazırlık soruşturmasında, gecikmede sakınca bulunan hallerde C.Savcısı da bu yetkiyi haizdir.

    Belli hususlar hakkında rey ve mütalaalarını beyan ile kanun tarafından görevlendirilmiş resmi bilirkişi varsa,hususi sebepler olmadıkça başkası tayin edilemez.

    Tedavi ve muhafazaya hükmolunması veya Ceza kanununun 47 inci maddesinin uygulanması bakımından bilirkişi tetkikatı yaptırmaya hakimler mecburdur. Bilirkişinin,adli tabip yoksa,mütehassıs bir hekim olması şarttır.

    Hazırlık soruşturmasında muayeneleri icabeden kimselerin muayeneleri,C. Savcılarının talebi ile yapılır.

    Tabip Odaları tarafından ya da mahkeme kararı ile meslekten men edilmiş kişiler bilirkişi seçilemezler.Resmi bilirkişi varsa özel nedenler olmadıkça başkaları seçilemezler. Resmi bilirkişi yoksa veya özel bir uzmanlık alanı gerekiyorsa başka bilirkişi atanabilir. Adli Tıp Kurumu’nun resmi bilirkişi olduğu ; kurum ve bağlı kuruluşlarında görevli Adli Tıp Uzmanlarının bulundukları yerlerde resmi bilirkişi oldukları; yine Sağlık Bakanlığına bağlı sağlık kurum ve kuruluşları ile, Üniversite Adli Tıp ve Psikiyatri bölümlerinde görevli Adli Tıp Uzmanları ve Psikiyatri uzmanlarının da resmi bilirkişi olarak yargı organlarınca görevlendirilebilecekleri yukarıda açıklanmıştı. Ayrıca yargı organları gerektiğinde diğer tıp branşlarından uzman hekimlerin görüşlerine bilirkişi olarak başvurabilirler.

    Yargıcın reddini gerektiren nedenlerle bilirkişi de reddedilebilir.Resmi bilirkişiler ile bilirkişilik yapma yetkisine sahip olanlar verilen görevi kabul etmek zorundadırlar.Tanıklıktan çekilmeyi gerektiren nedenler, bilirkişilikten de çekilmeyi gerektirir. Bilirkişiliği kabul etmek zorunda olanlar ile resmi bilirkişiler bilirkişilik görevini yapmadıkları taktirde haklarında yaptırım uygulanır. Bilirkişilik yapmayı daha önce kabul eden kişiler göreve çağrıldıklarında gelmezler veya geldikleri halde verilen görevi yerine getirmezlerse para cezası ile cezalandırılırlar.Görüldüğü gibi, bilirkişiliği kabul etmek zorunda olanlar ile resmi bilirkişilerin çağrıldıklarında gitmemeleri ve görevi yerine getirmekten çekinmeleri suçtur.Bilirkişiler görevlendirildikleri konuda istedikleri gibi muayene ve araştırma inceleme yapabilirlar. Yargıç gerekli gördüğü taktirde CMUK 71 inci maddesine göre bilirkişi incelemelerini kendisi yönetir. Yine CMUK 72 enci maddesine göre; bilirkişi göreve başlarken veya düşüncesini bildirmeden önce yöntemine göre yemin ettirilir. Bilirkişi; mesleğine başlarken yemin etmiş ise eski yemininin andında olduğu anımsatılır.Bilirkişiler gerek gördükleri taktirde tanıkları dinleyebilir, sanığın sorgulamasında hazır bulunabilir, sanığa doğrudan sorular sorabilir ; dosyayı inceleyebilir.

    Verilen görevi tam ve doğrulukla yerine getirmeyen, gerçeğe uymayan bilgiler veren bilirkişiler hakkında yalancı tanıklık yapanlara uygulanan yaptırımlar uygulanır. Üstelik bilirkişinin yalan ve yanlış bilgilerine dayanarak mahkeme yanlış karar vermiş ise, bilirkişiye; yanılma payına göre ağır hapis cezası verilir. Gerçeğe aykırı rapor veren bilirkişi, mahkemede düzenlediği raporun içerik ve sonuçları hakkında ısrar eder,raporunun doğru olduğunu ileri sürerse,hakkında TCK’nun 286 ve 354 üncü maddelerinde yazılı koşullar oluşacağından yani iki suç birden işlemiş olacağından daha da ağır hapis cezası uygulanır.Ayrıca gerçeğe uymayan rapor sonucundan doğan maddi zarar konusunda tazminat davası açılabilir.

    Bilirkişinin yaptığı incelemeler sonucunda düzenleyeceği bilirkişi raporunda yapılan muayene ve incelemeler,kullanılan yöntemler, dosyanın incelenmesinden elde edilen bilgi ve bulgular ile sanığın anlatımları ayrıntılı olarak açık ve anlaşılır bir dille kaydedilir,sonuca dayanak olan bilgi ve bulgular açıklanır. Bilirkişi, hazırlık ve soruşturma aşamalarında düşünce ve kanaatını mahkemede sözlü olarak açıklayabilir. Bu taktirde bilirkişinin söyledikleri tutanağa kaydedilir ve imzalanır. Bilirkişinin daha önce vermiş olduğu yazılı raporundaki veya ifadesindeki düşüncelerini anımsayamaz ise rapor ve ifadesi mahkemede okunarak anımsatılır. Bilirkişilerce verilen raporlar eksik veya yetersiz olursa,yargıç aynı bilirkişiden ek bilgi isteyebilir veya başka bir bilirkişi atayarak aynı konuda başka bir rapor alabilir.

    Madde 67 : Bilirkişi,hakimin reddini mucip olan sebeplerden dolayı reddolunabilir.

    Tanıklık , bilirkişi olmaya mani değildir. Red hakkı Cumhuriyet Savcısı ve davacı ile sanığındır. Hakim tarafından tayin olunan bilirkişinin isimleri mani sebepler olmadıkça red hakkını haiz olanlara bildirilir.

    ( Ek: 1973/ 1696 ) Ret talebini işi soruşturmakta veya davayı görmekte olan hakim veya mahkeme inceler.Reddi isteyen taraf red sebebini ispat ile mükelleftir. Yemin delil olmaz.

    Madde 68 : Muayyen hususlarda rey ve mütalaa beyanıyle resmen tavzif edilmiş olanlar yahut tetkikatın icrası için bilinmesi muktazi fen veya san’atla iştigali meslek edinenler veya meslek edinmeye resmen mezun olanlar bilirkişi tayin edildikleri taktirde kendilerine verilen görevi yapmaya mecburdurlar.

    Evvelce Adliyeye müracaatla bilirkişilik görevini ifaya hazır olduklarını bildirmiş olanlar da bu görevi kabule mecburdurlar.

    Bilirkişiye müracaatın sebebi , delil olabilecek geçmiş vakıa ve halin tespiti ise haklarında tanığa müteallik hükümler tatbik olunur.

    Madde 69 : Tanıklıktan çekilmeyi mucip olabilen sebepler bilirkişilikten de çekilmeyi mucip olabilir. Bilirkişi makbul diğer sebeplere binaen dahi mütalaa beyanına mecbur tutulmayabilir.

    Bilirkişi sıfatıyla dinlenmeleri,mensup oldukları dairece memuriyetin menfaat ve icaplarında halel vereceği beyan edilen devlet memurları bilirkişi olarak dinlenemez.

    Madde 70 : ( Değişik : 1985/ 3206 ) Rey vermekle mükellef olduğu ve usulü dairesince çağrıldığı halde gelmeyen veya gelip te yeminden,rey ve mütalaa beyanından çekinen bilirkişiler hakkında tanıklara ilişkin hükümler uygulanır.

    Madde 71 : Hakim lüzum görürse bilirkişinin yapacağı tetkikleri kendisi sevk ve idare eder.

    Madde 72 : Bilirkişi mütalaasını söylemezden veya raporunu vermezden evvel ( Bitarafane ve tamamen ilim ve fenne muvafık olarak reyini beyan edeceğine vicdanı üzerine ) yemin eder.

    Bilirkişi, kendisinden talep edilen neviden mütalaa beyan etmek için evvelce umumi surette yemin ettirilmişse yeniden yemin verdirilmeyerek evvelki yeminin ahdinde beyanı rey eylediğini kayıt ve işaret eder.

    Madde 73 : Bilirkişi lüzum gösterirse raporunu tanzim için tanıkları dinlemek ve sanığı sorguya çekmek için suretiyle muhtaç olduğu mütemmim malumatın istihsali temin olunabilir.Aynı maksatla bilirkişinin kısmen veya tamamen dosyayı tetkik etmesine ve tanıkların dinlenmesinde veya sanığın sorguya çekilmesinde hazır bulunmasına ve hatta bunlara doğrudan doğruya sual sormasına dahi müsaade olunabilir.

    Madde 74 : ( Değişik: 1973/ 1696 ) ( Değişik : 1992/3842 ) Tedavi ve muhafazaya hükmolunması veya Ceza Kanununun 47 enci maddesinin uygulanması bakımından yapılan incelemede,bilirkişinin teklifi üzerine Cumhuriyet Savcısı ve müdafi dinlendikten sonra sanığın resmi bir müessesede gözlemine, hazırlık tahkikatı sırasında sulh hakimi ve son tahkikat sırasında mahkeme tarafından karar verilebilir.

    Sanığın müdafii yoksa, yardım için re’sen kendisine bir müdafi tayin edilir.

    ( Değişik : 1992/ 3842 ) Sanık,gözlem altına alma kararı aleyhine acele itiraz yoluna müracaat edebilir.Bu itiraz kararın yerine getirilmesini durdurur.

    ( Değişik : 1992/ 3842 ) Resmi müessesede gözlem süresi üç haftayı geçemez.Bu sürenin yetmeyeceği anlaşılırsa resmi müessesenin talebi üzerine,her seferinde üç haftayı geçmemek üzere ek süreler verilebilir; fakat sürelerin toplamı üç ayı geçemez.Sanık resmi müesseseye gönderilirken soruşturma dosyası da birlikte yollanır. Dosyanın bütünü ile yollanmasında sakınca gören hakim,bazı belgelerin suretlerini gönderebilir. Dosya en geç onbeş gün içinde geri gönderilir. Gerektiği taktirde hakim bu süreyi altı haftayı geçmemek üzere uzatabilir.

    Resmi müessesede gözlem altına alma süresi ileride verilecek cezadan ve muhafaza ve tedavi tedbirinin asgari süresinden indirilir.

    Madde 75 : ( Değişik : 1985/ 3206 ) Bilirkişi mütalaasını yazı ile bildirir. Ancak,hemen mütalaa verilmesi mümkün olan işlerde bilirkişinin sözlü mütalaası ile yetinilebilir ve bu mütalaa tutanağa geçirilerek imza ettirilir.

    Bilirkişi yazılı mütalaasını tayin edilen süre içinde vermeye mecburdur. Bu süre,işin niteliğine göre iki ayı geçemez. Belirlenen süre içinde mütalaasını vermeyen bilirkişi hakkında 63 üncü madde hükmü uygulanır.

    Madde 76 : Hakim ,verilen raporu kafi görmediği taktirde aynı bilirkişi yahut tayin edeceği diğer bilirkişi tarafından yeni bir rapor tanzim edilmesini emredebilir.

    Raporunu itadan sonra bilirkişinin reddi talep olunup da bu talep kabul edilmişise hakim,yeni bir rapor tanzim etmek üzere başka bir bilirkişi tayin edebilir.

    Lüzum görülen hallerde,ihtisası haiz resmi dairelerin reyleri dahi alınabilir.

    Adli Tabipler C.M.U.K.nun 213, 214, 215 ,216 ve 217 enci maddeleri gereğince Mahkeme veya C.Savcısı huzuruna çağrılarak görüşlerine başvurulur. Burada Adli Tabiplerin direkt olarak rapor düzenlemeleri söz konusu olmayıp Hekim, C. Savcısı veya Mahkeme önünde sorulan sorulara yanıt verir ve bu yanıtları mahkeme tutanaklarına geçirilir. Bu şekilde yapılan çağrılar; ya daha önce başka bir hekim ya da kendisi tarafından verilmiş raporun içeriği ile ilgili olabilir.

    Mahkemelerde bilirkişiye mahkeme başkanı yanısıra üyeler ve C.M.U.K. 233 üncü maddesine göre C.Savcısı , sanık ve sanık vekilleri de soru sorabilirler.Ancak sanık ve sanık vekillerinin soru sormasına Başkan izin verebilir. Çünkü bu hak genellikle kötüye kullanılmaktadır. C.Savcılığınca yada mahkemeye çağrılarak görüşü sorulan Adli Tabibin, sorulan konuda yeterli bilgiye sahip değilse, bildiği kadarı ile usa vurma yöntemiyle soruları yanıtlamaya çalışması yerine anımsamadığını söylemesi daha uygun olacaktır.

    Hukuk Yargılamalarında Bilirkişilik:

    Hukuk Yargılamalarında bilirkişinin adedi,atanması, bilirkişiliğin kabulü, bilirkişilerin görevleri,bilirkişilikten çekilme Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanununda gösterilmiştir. Hukuk yargılamalarında özel bilgiye gereksinim halinde bilimsel yöntemlerle çözümlenmesi gereken durumlarda yargıç,bilirkişinin konu ile ilgili düşüncelerini almaya karar verir. Bilirkişi her iki tarafın kabul edeceği kişilerden seçilir. Davalı ve davacı taraf bilirkişi seçiminde anlaşamadıkları taktirde bilirkişiyi yargıç saptar. Konu ile ilgili resmi bilirkişiler varsa bilirkişi bunlar arasından seçilir. Seçilecek bilirkişi adedi en fazla üç kişi olur.

    Özel bilgiye sahip bilirkişiler ile bir meslek ve sanat ile açıkça meşgul olanlar bilirkişiliği kabul etmekle görevlidirler.Tanıklıktan çekilmeyi gerektiren nedenler bilirkişilikten de çekilme nedeni olurlar. Bilirkişilik için mahkemeye gelmeyen yada geldiği halde görevini yerine getirmeyen bilirkişiler için yalnızca para cezası verilebilir.Hapis cezası verilemez. Yargıç her iki tarafı da dinledikten sonra sorulacak hususları saptar. Bilirkişi her iki taraf bulunmadan taraflardan birini sorguya çekemez. Yargıç bilirkişi raporunda açıkça belli olmayan karar yada eksik olan yönlerin açıklanmasını isteyebilir. Bu nedenle yargıç, tamamlayıcı bilgi almak için bilirkişiyi mahkemeye çağırabilir ve dinleyebilir. Bilirkişi ücreti yargıç tarafından saptanır.

    Madde 275: Hakim malumatı mahsusa ve fenniye tevafuk eden hususda hakim ehlivukufun rey ve mütalaasını almaya karar verir.

    Madde 276 : Ehlivukuf,iki taraf ittifak etmedikleri halde tahkikat hakimi tarafından intihap olunur.

    Mesaili mahsusada rey ve mütalaalarını beyan etmek için hükümet tarafından müntehap ehlivukuf varsa ehlivukufun bunlar arasından intihabı lazımdır.

    Yalnız bir kişi ehlivukuf intihap edilebilir.Üçten ziyade intihap olunamaz.

    Hakim lüzum görürse ehlivukufun beyan ettikleri veya edecekleri rey ve mütalaanın bitarafane olduğuna veya olacağına dair yemin teklif edebilir.

    Madde 277 : Ehlivukuf,muayyen esbaba binaen reddolunabilir.Red talebi hakim tarafından hadise şeklinde tetkik     olunarak karar verilir. Eshabı redden dolayı yemin teklif olunamaz.

    Red talebi ehlivukufun intihap edildiğine ittila tarihinden itibaren üç gün zarfında vuku bulmak lazımdır.

    Madde 278 : Malumatına müracaat edilecek hususu bildirmeksizin sanatını icra etmesi kabil olmayan ve alenen icrayı sanat eden kimseler o husus hakkında ehlivukufluğu kabule mecburdurlar.

    Yalnız şahitler hakkındaki esbaba binaen kabulden imtina edebilirler.

    Mahkemeye gelmekten veya gelip ifayı vazifeden imtina eden ehlivukuf şahitler hakkındaki hükümlere tevfikan cezayı nakdiye celse masraflarına mahkum edilirse de hapislerine karar verilemez.

    Madde 279 : Hakim iki tarafın ifadesini istimaden sonra ehlivukufa sorulacak sualleri tayin eder.Ehlivukuf diğer taraf hazır olmaksızın iki taraftan birini isticvap edemez ve bu cihet ehlivukufa evvelemirde ihtar olunur.

    Madde 281 : Ehlivukuf hakim tarafından tayin olunan müddet içinde aralarında müzakere ettikten sonra mütalaalarını havi raporu yazarlar.

    Rapor ehlivukufun reylerinin müstenid olduğu esbabı mucibeyi ve ihtilaf halinde sebebi muhalefeti ve tanzim olunduğu tarihi ve ehlivukuf imzalarını ve iki tarafın isimlerini muhtevi olmak lazımdır.

    Ekalliyette kalan ehlivukuf ayrı bir rapor tanzim edebilir.

    Madde 283 : Hakim raporda noksan veya müphem cihetleri itman ve izah için ehlivukufa yeni sualler tertip edebilir. İki taraftaki noksan ve müphem cihetler hakkında ehlivukuftan izahat alınmasını,raporun kendilerine tebliğ tarihinden bir hafta zarfında hakimden tahriren talep edebilirler.

    Hakim,mütemmim izahat vermeleri zımmında ehlivukufu tayin edeceği celseye davet ile şifahen verecekleri izahat hülasa veçhile zapta kaydedilerek bir kendilerine imza ettirilir.

    Bilirkişi ücreti hakim tarafından tayin olunur.
 
 

    BİLİRKİŞİLİK ÜCRETLERİ:

    Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunun 77 inci maddesi ; bilirkişinin tarifeye göre kaybettiği zaman için tazminattan başka inceleme ve yol ücretleri ile çalışmasıyla uygun ücretini alacağını hükme bağlamıştır.Bu madde, bilirkişiye tazminat, inceleme ve yol giderleri ve çalışmasıyla uygun ücret olmak üzere ödenecek ücretleri sıralamıştır.Yukarıda açıklandığı gibi Hükümet Tabipleri ve Sağlık Ocağı Hekimleri kendi bölgelerinde Adli Tabiplik hizmetleri ile yükümlüdürler. Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğünün 11.07.1986 tarih ve 9058 sayılı genelgesi ile; Devlet Hastanelerinde görevli pratisyen Hekimlerce, yetmediği taktirde Sağlık Ocağı Hekimlerince takviye edilerek Devlet Hastanelerinde, devlet Hastanesi bulunmayan yerleşim birimlerinde ise Sağlık Merkezlerinde Adli Tabiplik nöbet hizmetlerinin yerine getirileceğini hükme bağlamıştır. Buna göre; Sağlık Kurum ve kuruluşlarında (Hastaneler,Sağlık Merkezleri ve Sağlık Ocakları) günlük normal çalışma saatleri içinde verilen Adli Tabiplik hizmetleri için herhangi bir ücretlendirme söz konusu değildir. Yukarıda sayılan yasaların hükümleri gereğince Sağlık Kurum ve kuruluşları içinde verilen Adli Tabiplik hizmetleri ; bilirkişilik hizmetleri niteliğinde olmasına karşın Hekimlerin asli görevleri arasında sayılmakta olduğundan, C.M.U.K. ilgili maddeleri gereği yapılan ölü muayeneleri ve otopsiler ile C.Savcıları ya da Mahkemelerin belli konularda bilirkişi incelemesine gerek duyarak bilirkişi olarak düzenledikleri raporların bilirkişilik ücretleri dışında; ücretsizdir. Günlük normal çalışma saatleri içinde de olsa Hekimlerce görev yerleri dışına gidilerek yerine getirilen Adli Tabiplik hizmetleri ise C.M.U.K. 77 inci maddesi gereğince ücretlendirilir. Genel tatil günleri ve hafta sonu tatilleri ile normal çalışma saatleri dışında; ve sağlık kurum ve kuruluşları dışına gidilerek yerine getirilen Adli Tabiplik hizmetleri için yine C.M.U.K. 77 inci maddesine göre ücret ödenecektir . Ücret, her yıl bütçe yasası ile belirlenen miktarlarda olup C.Savcılığı suçüstü giderlerinden ödenir.

     Genel tatil günlerinde ve hafta sonu tatilleri ile günlük normal çalışma saatleri dışında verilen Adli Tabiplik hizmetlerine gelince; C.M.U.K.77 enci maddesi gereğince bu koşullarda da Adli Tabiplik hizmetlerinin ücretlendirilmesi gerekmektedir. Ancak bu konuda uygulama farklılıkları vardır. Genel Tatil günlerinde,hafta sonu tatillerinde ve normal çalışma saatleri dışında Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık hizmetleri Genel Müdürlüğünün ilgili genelgesi gereği Devlet Hastanelerinde ve Sağlık Merkezleri içinde nöbet şeklinde yerine getirilen Adli Tabiplik hizmetleri için ölü muayenesi ve otopsi dışında yine ücretlendirme yapılmaz.Bazı yargı yörelerinde uygulandığı gibi ; genel tatil günleri ve hafta sonu tatilleri ile normal çalışma saatleri dışında ilgili C.Savcılığının istemi doğrultusunda Sağlık Bakanlığı sağlık kurum ve kuruluşlarında görevli Hekimler tarafından Adliyede nöbet şeklinde Adli Tabiplik hizmetleri veriliyorsa C.Savcılığının suçüstü giderlerinden ücret ödenecektir.

    Burada 09.03.1995 tarih ve 22222 sayılı resmi gazetede yayınlanan 547 sayılı yasa hükmünde kararnamenin 10 uncu maddesinden söz etmek gerekmektedir. Söz konusu kararnamenin 10. Maddesi ;657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na eklenen 33 üncü madde ile Yataklı Tedavi Kurumlarında verilen nöbet hizmetlerine ücret uygulaması getirmektedir. Ancak bu madde ile normal, acil ve branş nöbetleri ücretlendirilmekte, Adli Tabiplik nöbetleri ile ilgili herhangi bir düzenleme getirilmemektedir. Sözü edilen ek 33 üncü maddeye göre en az 25 yataklı tedavi kurumlarında normal çalışma saatleri dışında, genel tatil günlerinde veya hafta sonu tatillerinde normal,acil veya branş nöbeti tutarak bu nöbet karşılığında kurumunca izin kullandırılmayan sağlık personeline her bir izin suretiyle karşılanamayan nöbet saati için nöbet süresi kesintisiz 8 saatten aşağı olmamak ve ayda 80 saati aşmamak koşulu ile nöbet hizmeti ödenecektir.

     Adli Tıp Kurumunun örgütlendiği ve Kurum Başkanlığına bağlı Grup Başkanlıkları ve Şube Müdürlüklerinin bulunduğu merkezlerde Adli Tabiplik hizmetleri yukarıda belirtildiği üzere 2659 sayılı Adli Tıp Kurumu kanunu ve bu yasaya göre yürürlüğe konulan Uygulama Yönetmeliğine göre Adli Tıp Kurumu Başkanlığı, Adli Tıp Grup Başkanlıkları ile Adli Tıp Şube Müdürlükleri tarafından yerine getirilir. Resmi bilirkişilik kurumu olan Adli Tıp Kurumu ve bağlı kuruluşlarında görevli Adli Tıp Uzmanları , C.M.U.K ve Adli Tıp Kurumu Yasasına göre ilgili C.Savcılıkları ve Mahkemeler nezdinde bilirkişilk hizmetleri verirler ve yine sözü edilen yasaların getirdiği görev yetki ve sorumlulukları taşırlar. Adli Tıp Grup Başkanlıkları ve Şube Müdürlükleri bulunmayan merkezlerde Adli Tabiplik hizmetleri ile görevlendirilen ve Adli Tıp Uzmanı olmayan Hekimlerin Adli Tıp Uzmanlarının yetki ve sorumluluklarını taşımadıkları açıktır. Devlet Hastanelerinde veya Üniversite Hastanelerinde görevli branş Hekimlerinin bilirkişi olarak bilgilerine başvurulabileceği unutulmamalıdır.

     Görüldüğü gibi bulundukları yörede adli Tabiplik hizmetleri ile yükümlendirilmiş Sağlık Ocağı Hekimleri, Hükumet Tabipleri ya da Sağlık merkezleri ile Devlet Hastanelerinde görevli Hekimler verdikleri bu hizmetlerine karşılık;

    1- Günlük normal çalışma saatleri içinde görev yerleri içindeki hizmetleri için, ölü muayenesi ve otopsi ile C.Savcıları yada Mahkemelerce bilirkişi seçilerek düzenledikleri adli raporlar dışında her hangi bir ücret alamazlar.

    2- Günlük normal çalışma saatleri içinde ancak görev yeri dışına gidilerek verilen hizmetler için C.Savcılığınca suçüstü giderlerinden ücret ödenir.

    3-Günlük normal çalışma saatleri dışında, genel tatil günlerinde ve hafta sonu tatillerinde görev yerlerindeki hizmetleri için her hangi bir ücret alamazlar. Bu durum da Sağlık Ocaklarında ve Sağlık Merkezleri ve Devlet Hastanelerinde verilen bu hizmetler için ücretlendirme yapılmayacak; ancak Sağlık Merkezleri veya Devlet Hastanelerinde görevli (Sağlık merkezleri veya Devlet hastanelerinde nöbet hizmeti veren Sağlık Ocağı Hekimleri dışında ) Hekimler kurum yönetimince uygun görülürse izin kullanacaklardır.

    4- Genel tatil günlerinde ve hafta sonu tatilleri ile günlük normal çalışma saatleri dışında ilgili C.Savcılığınca Adliyede nöbet şeklinde verilen Adli Tabiplik hizmetleri için C.Savcılığınca suçüstü giderlerinden ücret ödenir.