ÇOCUKLARDA

CEZA SORUMLULUĞU:

07.11.1979 tarihinde kabul edilerek 21.11.1979 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanan ancak 01.06.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2253 sayılı Çocuk Mahkemelerinin Kuruluşu Görev ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun, 15 yaşından küçük çocukların hukuksal durumlarını,suç işledikleri taktirde verilecek cezaları ve yargılama sistemlerini düzenlemektedir. Bu yasadan önce 15 yaş altındaki çocukların işledikleri suçlar karşısında verilecek cezalar T.C.K.’nın 53 ve 54 üncü Maddeleri ile düzenlenmekte idi.

Yukarıda sözü edilen Çocuk mahkemelerinin kuruluşu görev ve yargılama usulleri hakkındaki 2253 sayılı yasanın 11 inci Maddesi; T.C.K. 53 üncü maddede olduğu gibi “ Fiil işlediği zaman 11 yaşını bitirmemiş olanlar hakkında kovuşturma yapılamaz ve ceza verilemez “ hükmünü getirmiştir. Aynı yasanın 12 nci maddesi de“ Fiil işlediği zaman 11 yaşını bitirmiş olup da,15 yaşını doldurmamış olan küçükler hakkında 20 nci maddeye göre yapılan inceleme, ceza tertibini gerektirmiyorsa, Mahkemece 10 uncu maddede yazılı tedbirlerden biri uygulanabilir. Aksi halde haklarında aşağıda yazılı ceza tayin olunur.”, 13 üncü madde ise ; “ 20nci maddeye göre yapılan araştırma sonunda fiil işlediği zaman şuurunun veya hareket serbestisini tamamen ortadan kaldıracak surette akıl hastalığına müptela olduğu anlaşılan küçüğün,mahkemece resmi veya özel bir hastaneye yerleştirilmesine karar verilir” demektedir. Bu arada Ç.M.Y.nin iki geçici maddesinden söz etmek gerekecektir. Bunlardan geçici 1 nci madde, Çocuk mahkemelerinin ve bu yasada yazılı kurumların yasanın yürürlüğe girdikten 10 yıl içinde tamamlanacağına ; geçici 2 nci madde ise çocuk mahkemesi kurulmamış olan yerlerde kuruluncaya kadar küçükler tarafından işlenen suçlara ait soruşturma ve kovuşturmanın bu yasada yazılı usullere göre görevli mahkemece ve C. Savcılığınca yapılacağına ilişkindir. Geçici 2 nci maddenin devamında “ şu kadar ki,küçükler hakkında bu kanunda gösterilen tedbir ve cezalar uygulanır” hükmü yer almaktadır. Yasanın 1982 yılında yürürlüğe girdiği ve bu süre içinde ancak belli başlı merkezlerde çocuk mahkemelerin kurulabildiği ve yasa gereği kurumların ise hiç kurulamadığı göz önüne alındığında ilgili yasanın geçici 2 nci maddesinin önemi daha iyi anlaşılır.

Buna göre; T.C.K. 53 üncü maddesine ve Ç.M.Y. 11 nci maddesine göre 11 yaş altındaki çocukların cezasal sorumlulukları olmadığından işledikleri fiil 1 yıldan az hapis cezasını gerektiren bir fiilse Ç.M.Y. 10 uncu maddesi ve bu maddede yazılı önlemlerden biri uygulanacaktır. Asıl sorun 11 - 15 yaşlar arasındaki çocukların durumlarında ortaya çıkmaktadır. Çünkü yasanın 12 nci maddesine göre,aynı yasanın 20 nci maddesinde öngörülen incelemeler yapılmadan madde uygulanamayacak yani,11 -15 yaşlarındaki çocuğa ceza veya önlem uygulanıp uygulanmayacağına karar verilemeyecektir. Söz edilen 20 nci madde; “ Bu kanunda gösterilen ceza ve tedbirlerin uygulanmasından önce küçüğün işlediği suçun anlam ve sonuçlarını kavrayabilme yönünden bedeni,akli ve ruhi durumu mütehassıs kimselere tespit ettirilir “ hükmünü içermektedir.

Bu durumda; 2253 sayılı yasa ile çocuğun “ işlediği suçun anlam ve sonuçlarını kavrayabilme yönünden bedeni,akli ve ruhi durumu “ kavramı karşımıza çıkmakta ve küçüğün bedensel ve ruhi durumu ile akıl düzeyi bakımından suçun anlam ve sonuçlarını kavrayabilme yeteneğine sahip olup olmadığının saptanması gerekmektedir. Bir eylemin iyi yada kötü olduğunu ayırdedebilmesi,eylemin suç olduğunu anlayabilmesi ve eylemi gerçekleştirdiği taktirde cezalandırılacağını değerlendirebilmesi; çocuğun gerçekleştirdiği suç niteliğindeki eylemin anlam ve sonuçlarını kavrama yeteneğinde olduğu, bir başka anlatımla “ farik ve mümeyyiz “ olduğu kabul edilir.

Bu arada farik ve mümeyyizlik kavramı üzerinde durmamız gerekir. Yasalarımızda farik ve mümeyyizliğin tarifi yoktur. Sadece T.C.K.'nın 54 üncü maddesinde “ fiilin bir suç olduğunu fark etme” ve 58. Maddesinde “ yaptığı işin neticesini fark etme “ şeklinde açıklamalar vardır. Çocuğun cezasal sorumluluğu farik ve mümeyyiz olmasına - anlama ve isteme kudretine- bağlıdır. Buna göre farik ve mümeyyiz suç iradesi,işlenen fiilin suç olduğunu bilmektir. Farik, olayın niteliğini kavramak,yasa karşısında doğru olanı seçebilmek; mümeyyiz ise aklı başında olmak demektir. Çocukta anlama ve isteme kudretinin bulunup bulunmadığının saptanması Yargıç’ a aittir. Yargıç bu konuda kanıya varmak için uygun göreceği her tür soruşturma,araştırma ve incelemeyi kendisi yapabileceği gibi uzman bilirkişilere de yaptırabilir. Yargıcın görevini yerine getirmesinde bilgisi ve görüşlerine başvurabileceği bilirkişilerin mutlaka Hekim olması zorunluluğu yoktur. Çünkü farik ve mümeyyizlik olayında saptanması gereken durum, çocuğun akli melekelerinin ve anlayış yeteneğinin gelişme derecesine göre çocuğun suçu bilerek, anlayarak ve isteyerek işlemiş olup olmadığıdır. Çocukta anlama ve isteme kudreti yaşın ilerlemesine göre ve zaman içinde bedeni ruhi ve zihni olgunlaşmasına bağlı olarak derece derece gelişir. Buna göre anlama ve isteme kudreti doğrudan doğruya çocuğun bedeni,ruhi ve zihinsel gelişme derecelerine,çevresine,öğretim,eğitim ve görgüsüne bağlı bir durumdur. Ancak zeka gerilikleri ve akıl hastalıkları ile henüz erginleşmemiş çocukların bedeni, ruhi ve zihinsel gelişme ve olgunlaşma dereceleri arasında bağlantı kurulamaz.

11 yaşını bitirmeyen çocuk herhangi bir suç işlediği taktirde suçun cinsi ve işleniş biçimi ne olursa olsun ve zihinsel- ruhsal gelişimi ne kadar iyi olursa olsun yasa karşısında farik ve mümeyyiz olmadığından hakkında her hangi bir ceza saptanamaz. 12- 13- 14- 15 yaşlarındaki çocukların suçlarının farik ve mümeyyizleri olarak sayılabilmeleri için “ suçunu ve suçunun mahiyet ve sonuçlarını tefrik ve temyiz etmesine engel olacak derece ve nitelikte“ herhangi bir zeka geriliği veya çocukluk devresi psikiyatrik sendrom belirtisi göstermemesi şarttır. Burada suçun cinsi ve işleniş koşulları ile çocuğun göstermekte olduğu zeka gelişmesi ve ruhsal sağlık derecesi ile etkisi altında bulunduğu sosyo - kültürel ortam tüm olarak değerlendirilir. Bu konuya açıklık getirmesi bakımından zeka gerilikleri ve akıl hastalığı bulunan çocukların işledikleri suçları incelediğimizde; Yukarı debilite düzeyinde bir zeka geriliği olan bir yetişkinin zeka düzeyi normal kişide 12 - 14 yaşlarındaki bir zeka düzeyine karşılık gelmektedir. Ancak aynı düzeyde ( yukarı debilite ) zeka geriliği 12 - 13 yaşındaki bir çocuk için, çocuğun kronolojik yaşına göre 9 - 10 yaş düzeyine karşılık geleceğinden söz konusu çocuğun işlediği suçun farik ve mümeyyizi sayılmaması gerekir. Aynı şekilde,herhangi bir psikopatolojik belirti göstermeyen bir çocuğun giriştiği eylemin suç oluşturduğunun bilincinde olmadığı yada suçun işlenişi sırasında içinde bulunduğu bazı özel koşullar nedeni ile eyleminin suçun niteliğini ve sonuçlarını tam bir açıklık içinde algılayarak “ tefrik ve temyiz” edemeyeceği kanısına varılırsa,çocuk bu suçuna karşı farik ve mümeyyiz sayılmayabilir. Burada,işlenen suçun niteliği ve işlenişinde bir psikopatolojik öğenin bulunup bulunmadığının saptanması önemlidir. Aynı yaş ve ruhsal- zihinsel durumda bulunan ve genelde benzer suç işlemiş iki çocuktan biri için suçunun farik ve mümeyyizi olduğu,diğer çocuk için farik ve mümeyyizi olmadığı şeklinde kanıya varılabilir. Örneğin annesinin dövülmesi veya tecavüze uğraması durumunda annesinin yardım çağrısı üzerine yardıma koşan 13- 14 yaşında bir erkek çocuğun bu eylemi sırasında “ maruz kalmış olduğu ağır stres sonucu impulslerini kontrol altına alabilme,olayları soğukkanlılık ile karşılama ve girişeceği eylemin mahiyet ve sonuçlarını tam bir objektivite ile tefrik ve temyiz edebilme yeteneğinde olduğu düşünülemeyeceği “ bu nedenle işleyebileceği ağır bir suçun farik ve mümeyyizi sayılması doğru olmaz.

11 yaşta çocukta psikoseksüel gelişme tamamlanmamış,çocuk psikoseksüel olgunluğa erişmemiştir. Psikoseksüel gelişime göre; 10 -13.yaşlarında çocuk cinsel bakımdan polimorf sapık olarak tanımlanır. Bu yaş diliminde, bir dereceye kadar doğal sayılan bir devrede bulunduğundan çocuğun,toplum tarafından suç kabul edilen seksüel girişimlerde ve davranışlarda bulunması beklenen doğal bir durumdur. Bu yaşlarda çocuk çoğunlukla cinsel suç niteliğinde bilinçdışı dürtüler yada tamamen özenti sonucu bazı seksüel girişimlerde bulunur. Bu nedenle,çocuklar tarafından işlenen cinsel suçlarda çocuğun işlediği suçun farik ve mümeyyizi olup olmadığının saptanmasında dikkatli olmak ve olayı çok yönlü olarak incelemek ve görüş bildirmek gerekir.

T.C.K.'nin 54 üncü maddesine göre; farik ve mümeyyizlik raporları suç tarihi ve suç cinsine göre düzenlenmekte idi. Aynı şekilde Ç.M.Y. 20 nci maddesine göre de; çocuğun işlediği suçun anlam ve sonuçlarını kavrayabilme yönünden bedensel,ruhsal ve akıl durumu ile ilgili raporlar da işlenen suç cinsi ve suç tarihine göre düzenlenir. Bu raporların düzenlenmesinde çocuğun fiziksel ve ruhsal yönden muayenesi kadar küçük hakkında düzenlenen soruşturma evrakı da önemlidir. Soruşturma evrakı içinde bulunan tanık sanık ve yakınıcı (şikayetçi) anlatımlarından yararlanılır. Bazen bu anlatımlar bir muayene bulgusu kadar değerli olabilir.

Yukarıda sözü edilen 2253 sayılı Çocuk Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun,her ilde ve asliye ceza mahkemesi bulunan her ilçede bir çocuk mahkemesi kurulmasını öngörmektedir. Yasaya göre illerdeki çocuk mahkemelerinde bir başkan ve iki üye,ilçelerdeki çocuk mahkemelerinde ise tek Yargıç bulunacaktır ( Ç.M.Y.1 inci madde 1 inci fıkra ). Savcılık görevi ise mahkemenin bulunduğu yerin C. Savcılığınca yerine getirilecektir ( Ç.M.Y. 4 üncü madde ). İllerdeki Çocuk Mahkemeleri ağır ceza mahkemeleri derecesinde olup il sınırları içinde,ilçelerdeki çocuk mahkemeleri ise asliye ceza mahkemeleri derecesinde olup ilçe sınırları içinde yetkilidir. Tüm il ve ilçelerdeki asliye ceza mahkemeleri sayıları göz önüne alındığında çocuk mahkemesi kurulması gereken ilçelerin büyüklüğü ortaya çıkar. Adli istatistik değerlendirmeleri; Ülkemizde yargılanmakta olan 18 yaş altındaki çocuk sayısının bu kadar çok çocuk mahkemesine gereksinim olmadığını göstermektedir. Çocuk mahkemelerinin yargılama alanı olan 16 yaşından küçük çocukların sayısının ise daha da az olduğu görülecektir. Yukarıda da söz edildiği gibi,yasanın yürürlüğe girdiği1982 yılından bu yana çocuk mahkemeleri ve yasada istenen kurumlar örgütlenemediklerinden yasanın geçici 2 nci maddesine göre, küçüklerin işledikleri suçların soruşturma ve kovuşturması Ç.M.Y. da yazılı yöntemlere göre görevli mahkemece yapılacak ve Ç.M.Y. de yazılı önlem ve cezalar uygulanacaktır.

Çocuk Mahkemeleri Yasasının 10 uncu maddesi birtakım önlemler getirmektedir. Yasaya göre bu önlemler;suçun işlendiği yerde yetkili çocuk mahkemesince alınabileceği gibi,küçüğün çıkarları bakımından ailesinin veya birlikte yaşadığı kimselerin bulunduğu yerde,yetkili çocuk mahkemesince de alınabilir ( Ç.M.Y.8 inci madde ).Bu madde uygulaması 11 yaş altındaki çocukların cezasal sorumlulukları bulunmadığından bir sorun yaratmaz. 11 yaş altındaki çocukların işledikleri fiil 1 yıldan fazla hapis cezası gerektiren bir suç ise 10 uncu maddede yer alan önlemlerden birinin uygulanması için çocuğun suçu işlediği yer çocuk mahkemesi ile ailesinin veya birlikte yaşadığı kimselerin bulundukları yer çocuk mahkemesi aynı derecede yetkili olacaktır. Suç işledikleri zaman 11- 15 yaşları arasında olan çocuklara ceza yada önlem uygulanacağı 20 nci madde gereği inceleme yapılmadan saptanamayacağından yetkili mahkeme Ç.M.Y. 8 inci maddesine göre değil,C.M.U.K. 8 inci maddesi 1 inci fıkrasına veya 9 uncu maddesine göre belirlenecektir. C.M.U.K. 8 inci maddesine göre yetkili mahkeme suçun işlendiği yer mahkemesi; 9 uncu maddesine göre sanığın yakalandığı yer,yakalanmaması halinde ikametgahının bulunduğu yer mahkemesidir. 2253 sayılı Ç.M.Y.nin 18 inci maddesi, yasada hüküm bulunmayan hallerde C.M.U.K hükümlerinin uygulanacağını öngörmüştür.

2253 sayılı yasanın 2252 sayılı yasa ile değişik 20 nci maddesinde öngörülen inceleme yalnızca çocuğun çevresi ile ilgili olmayıp çocuğun zihinsel,duygusal ve sosyal gelişimi de incelenmeli, çocuğun işlediği suçun anlam ve sonuçlarını kavrayacak durumda olup olmadığı saptanmalıdır. Bu madde çocuğa ceza veya önlem uygulanmadan önce çocuğun aile,terbiye,okul durumu,gidişatı,içinde yetiştiği ve bulunduğu şartlar veya bunlar gibi gerekli görülen sair hususlar çocuk mahkemeleri nezdinde görevlendirilmiş sosyal hizmet uzmanı,pedagog psikolog veya psikiyatrist gibi uzmanlar tarafında araştırılacağını hükme bağlamıştır. Madde metni incelendiğinde sözü edilen uzmanların bir öncelik sırasına göre çalıştırılacaklarının hükme bağlandığı görülecektir. Çocuğun kişiliğinin ve içinde bulunduğu çevre koşullarının değerlendirilmesi için maddede sıralanan uzmanların tümünün inceleme yapması gerekir. Bu da çocuk mahkemelerinde,sayılan uzmanların yalnızca biri veya birkaçının değil,tümünün çalıştırılmasının gereğini ortaya koyar. Çocuk mahkemelerinde, 20 nci maddede sayılan uzmanların tümünün görevlendirilmesinin Ülkemiz koşullarında olanaksız olduğu açıktır. Bu nedenle yasa koyucu,aynı madde ile çocuk mahkemelerinde görevli uzmanların bulunmaması halinde diğer kamu kuruluşları ile özel kuruluşlarda görevli ve söz konusu yasanın uygulama yönetmeliğinde açıklanan koşullara uygun uzmanların inceleme ve gözetim yapmakta görevlendirilebileceğini hükme bağlamıştır.

Yasanın 19 uncu maddesinde belirtildiği gibi; küçüklerin işledikleri suçlarda hazırlık soruşturmasının C. Savcısı tarafından bizzat yapılmasını hükme bağlamış ise de uygulamada hazırlık soruşturmasına esas olacak sanık anlatımlarının polis veya jandarma tarafından alındığı , C. Savcısının ancak gerekli gördüğü taktirde sanığın anlatımına başvurduğu görülmektedir. C. Savcısı tarafından bizzat alınması gereken küçüklerin anlatımları ve diğer deliller polis tarafından C. Savcılığına verilmektedir. Yine yasanın 20 nci maddesi; yasada gösterilen ceza ve önlemlerin uygulanmasından önce küçüğün işlediği suçun anlam ve sonuçlarını kavrayabilme yönünden bedeni,akli ve ruhi durumu uzman kişilere tespit ettirilir hükmüne rağmen uygulamada madde amacına uymayan uzman olmayan kişilerce rapor düzenlenmekte ve bu raporlar küçüğün fiziksel, psikolojik ve sosyal gelişimini yansıtmaktan uzak kalmaktadır. Yargıtay içtihatlarında da ( 6.Ceza Dairesi 17.5.1983 tarih ve 1064 esas 4575 karar,aynı gün ve 1073 esas 4577 karar ) en az bir uzman ( Nörolog,Psikiyatrist,Adli Tıp Uzmanı gibi) doktor raporunun zorunlu olduğunu ifade etmektedir.

15 yaşını bitirmiş 18 yaşını bitirmemiş çocukların durumuna gelince; bu durumdaki çocukların ceza sorumlulukları tam olmadığından çocuk yaşına uygun ruhsal gelişmeye ulaşmış olsa bile işlediği suç için tam ceza verilemez. Bu yaş grubunda hüküm giyenler cezaevlerinin çocuk bölümünde cezalarını çekerler. Ancak ,15 yaşını bitirmiş 18 yaşını bitirmemiş bu çocuklar için artık Ç.M.Y. hükümlerine göre değil,T.C.K.nın 46 ve 47 maddelerine göre ceza sorumluluğu yönünden işlem yapılacaktır.

Bütün bu anlatımların ışığı altında,2253 sayılı yasa yürürlükte olduğundan suç işleyen 15 yaşından küçüklerin yargılanmaları Çocuk mahkemeleri,bu mahkemelerin bulunmadığı yerlerde görevli mahkemeler tarafından yapılacak; yine bu yasada gösterilen ceza ve önlemlerin uygulanmasından önce küçüğün işlediği suçun anlam ve sonuçlarını kavrayabilme yönünden bedeni,akli ve ruhi durumu uzman kişilerce saptanacaktır.

11 yaşını bitirmemiş bir çocuk suç işlerse hakkında hiçbir soruşturma yapılamaz ve ceza verilemez. Ancak suç bir yıldan fazla hapis veya daha ağır bir cezayı gerektirirse hakkında önlemler alınır. Suç işlediği zaman 15 yaşını bitirmeyen çocuk,işlediği fiilin bir suç olduğunu fark ve temyiz ile hareket etmiş ise kısmen ceza ehliyeti vardır; fark ve temyiz ile hareket etmemişlerse ( farik ve mümeyyiz değillerse ) haklarında soruşturma yapılamaz ve ceza verilemez. Ancak işlenen suç bir yıldan fazla hapis veya daha ağır bir cezayı gerektiriyorsa aynı şekilde önlemler alınır. 15 yaşını bitirmiş 18 yaşını bitirmemiş çocuklara ise suç işledikleri taktirde T.C.K. ye göre ceza sorumluluğu yönünden değerlendirme yapılır, ancak tam ceza verilemez, azaltılmış ceza uygulanır.

Sağır ve dilsizlerde farik ve mümeyyizlik 15 yaşından itibaren söz konusu olur. Sağır ve dilsizler işitemedikleri için konuşmayı öğrenemediklerinden ve bu durumları yaşamları boyunca devam edeceğinden yaşlarının ilerlemesi ile tam ceza yeterliliği kazanamazlar. T.C.K. ; 15 yaşını bitirmemiş,15 yaşını bitirmiş ve 24 yaşını bitirmiş olan farik ve mümeyyiz bulunmayan sağır ve dilsizler hakkında aynı yaştaki normal kişilere göre ayrı hükümler getirmiş ve ayrıca 21 yaşını bitirmiş olan farik ve mümeyyiz bulunan sağır ve dilsizler için tam ceza sorumluluğu kabul edilmeyerek verilecek cezaların altıda bir oranında indirilmesi esası benimsenmiştir. Bunlar hakkında düzenlenecek raporlar ayrıntılı ve gerekçeli yazılmalıdır. Suç işlediği zaman 15 yaşını bitirmemiş sağır-dilsizler hakkında kovuşturma yapılamaz ve ceza verilmez. Suç işlediği zaman 15 yaşını bitirmiş sağır- dilsizler farik ve mümeyyiz değillerse ceza sorumlulukları yoktur. Sağır - dilsizlere 24 yaşına kadar önlem uygulanabilir.24 yaşını bitiren sağır- dilsizler T.C.K. 46 ve 47 nci maddelerine göre değerlendirilirler ve farik ve mümeyyiz olmadıkları saptanırsa ceza sorumlulukları yoktur.

Burada bir noktayı da belirtmek gerekir. Suçun işlenip işlenmediğinin saptanması Yargıç’a aittir ve Hekim; bilirkişi olarak çocuğa yüklenen suça karşı farik ve mümeyyiz olup olmadığını saptamakla yükümlü olduğunu unutmamalıdır. Çocuğun yaşı nüfus cüzdanındaki yaşıdır. Çocuğun yaşı ile ilgili kuşku varsa yeniden yaş saptanması istenebilir.