BİLDİRİM:

Toplumda yasalara ve kurallara aykırı davranışlarda bulunan kişilerin cezalandırılması ve bu davranışlar sonucu zarar görenlerin haklarının korunması; Bunun için de yasaların suç saydığı olayları ve olaylara neden olan kişilerin yargı organlarına bildirilmeleri gerekir. Yasalarımız kişilere suç ihbarı ( bildirim ) zorunluluğu getirmemiştir. Ancak özel durum ve görevler nedeni ile kişilerin suç ve suçluları bildirim zorunluluğu yasalarımızda (T.C.K.296 ) yer almıştır.T.C.K.nın 235 inci maddesi; her devlet memurunun suç niteliği olan her olayı yargı organlarına bildirme zorunluluğunu getirmiştir. Bu madde,“Memurlardan biri vazifesini yaptığı sırada memuriyetini müteallik olarak re’sen takibat icrasını mültelzim bir suça vakıf olursa ihbar ile mükelleftir “ demektedir. Buna göre tüm memurlar gibi Hekim ve diğer sağlık personeli de bildirimle yükümlüdür. Ancak ,hekimin bildirim zorunluluğu,yalnızca kişilere karşı işlenen suçlarla ilgili durumlarda söz konusudur. Kişilere karşı işlenen suçlar T.C.K.nın 444,448,456 ve 473. Maddelerinde yer alan suçlardır.

Suç niteliğini taşıyan pek çok olaydan sonra tedavi veya girişimler nedeniyle Hekime yada diğer sağlık personeline başvurulduğundan suç bildirimi konusunda Hekim ve diğer sağlık personelinin konumları farklılık gösterir. T.C.K.nın 530uncu maddesi;“Hekim,cerrah,ebe yahut sair sıhhiye memurları, şahıslar aleyhine işlenmiş bir cürüm asarını gösteren ahvalde,sanatlarının icabettiği yardımı ifa ettikten sonra keyfiyeti adliyeye veya zabıtaya bildirmezler veya ihbar hususunda gecikme gösterirlerse bu ihbar kendisine yardım ettikleri kimseyi takibata maruz kılacak ahval müstesna olmak üzere .... para cezasına mahkum olur” hükmünü getirmektedir. Buna göre;tedavi amacı ile gelen kişilerin gereken tüm tedavileri yapılacak, daha sonra kişiye yönelik suç oluşmuş ise yargı organlarına bilgi verilecektir (Suç ihbarı ). Suç,kişilere yönelik suç değilse bildirim gerekmez.Spontan düşük gibi. Tersine, kişiler aleyhine işlenmiş suç olmadığından hekim tarafından ihbar edildiği taktirde meslek sırrını açıklamaktan sorumlu olur.

Yukarıda sözü edilen T.C.K.nun 530.maddesi; sağlık meslek mensuplarına özelliklerine Hekimler için özel bir hüküm niteliğinde olup hangi hallerde ihbar zorunluluğu olduğunu açıklamaktadır. Bu madde ile hekimlere; kendisine gelen hastaların bir suç faili olmaları halinde ihbarda bulunmama zorunluluğunu getirmiştir. Buna göre,bildirimi söz konusu olan kişi bir suçun faili olmamalıdır; yani hasta bir suçun faili ise ihbar edilmez. Burada yasa koyucunun amacı,Hekimin sır saklamasını sağlaması yanı sıra suçlunun ihbar edileceği korkusuyla tedavisini yaptırmaktan kaçınmasını önlemektir.

Devlet memuru olmayan Hekim ve diğer sağlık personeli de kendilerine gelen kişilere yönelik suç olgularında gereken tedavileri yaptıktan sonra yargı organlarına bildirim yapmak zorundadırlar. Sağlık kurum ve kuruluşları ile serbest Hekim muayenelerine gelen ve tedavi edilmekte olan hastaları adli makamlara bildirilmesi gerekmez. Örneğin esrar bağımlılığı nedeni ile bir sağlık merkezinde tedavi altına alınan bir hasta,adli makamlara bildirilmez. Ancak yasaların kullanımını suç saydığı toksik maddeleri kullanan kişiler hakkında Hekim; herhangi bir nedenle yargı organlarından talep olduğu taktirde doğru bilgi vermek zorundadırlar.

Yargı organlarına bildirimi gereken durumlar :

1.Dış etkilerle oluşan her türlü yaralanmalar ( darp, ateşli silah vs.)

2.Trafik kazaları

3.İş ve ev kazaları

4.Her türlü intoksikasyonlar

5.Suicidal girişimler

6.Kuşkulu ölümler

7.Dış etkilerle oluşan her türlü ölümler

8.Adam öldürmeler

9.Çocukları ve tehlikede olanları kendi haline terk etme

10.Aile efradına karşı kötü muamele

Hastanelere acil olgu olarak gelen ve yatak olmadığı gerekçesi ile yatırılamayan veya başka nedenlerle gerekli tedavi uygulanması olanağı bulunmayan hastaların durumuna gelince;

Acil durumlarda hayati tehlike varsa veya başka bir sağlık merkezine gönderilmesi sırasında hastanın ölmesi yada giderilmesi olanaksız bir zarara uğraması söz konusu ise Hekim,hastayı tedavi kurumunun olanaklarını göz önüne almaksızın yatırmalı ve gereken tedavilerini yapmalıdır. Burada TCK 455 ve 459 uncu maddeleri dikkate alınmaktadır.